Gerçek filozofların şöyle düşünmeleri ve aralarında şu sözleri
söylemeleri gerek: Evet, belki ölüm bizi amaca dosdoğru götüren yoldur,
çünkü araştırmalarımızda ten akılla beraber oldukça, ruhumuz böyle kötü
bir şeye bulaşmış bulundukça isteğimizin amacı olan şeyi, yani hakikati
hiçbir zaman elde edemeyeceğiz. Gerçekten tenimiz kendisini beslemeye
mecbur olduğumuz için, binlerce güçlüklere sebep olur. Bundan başka
ansızın çıkıp gelen hastalıklar hakikatin peşinde koşmamıza engeldir. Bu
kadarla da kalmıyor: Ten bizi her neviden istekler, tutkular, korkular,
kuruntularla, bin türlü saçmalıklarla doldurur, öyle ki haklı olarak
denildiği gibi, bir an olsun onunla gerçekten düşünmek mümkün olmaz.
Kavgalar, geçimsizlikler, çabalamalar yalnız tenden ve onun
isteklerinden değil de nereden geliyor? Bütün bunlar, mal ve para
hırsından çıkıyor. Bizi mal ve para biriktirmeye zorlayan sebep ise
ihtiyaçlarının kölesi bulunduğumuz tendir. İşte bunun için felsefeye
ayıracak boş zamanımız kalmıyor. Fakat işin asıl kötüsü, ten bize biraz
zaman bıraksa da bir şeyi incelemeye koyulsak, çalışmamıza durmadan
karışır, bizi yanıltır ve hakikati görmemize engel olacak şekilde bizi
felce uğratır. Bundan ötürü, bir şeyi gerçek olarak bilmek istiyorsak,
tenden ayrılmamız, yalnız ruhla, neleri kendiliklerinde temaşa etmemiz
gerekir, bunu artık biz, iyice anladık: işte ancak o zamandır ki,
kendisine o kadar aşık olduğumuzu söylediğimiz bilgeliğe belki kavuşmuş
oluruz, fakat daha hayatta iken değil, uslamlamanın gösterdiği gibi,
öldükten sonra. Gerçekten tenle beraber bulundukça hiçbir şeyi arılığı
içinde öğrenmek mümkün değilse, iki şeyden biri: Ya gerçek bilgi hiç
mümkün değildir, yahut onu yalnız ölümden sonra elde edeceğiz, çünkü
tenden ayrılan ruh ancak o zaman kendi kendisiyle kalır; daha önce buna
imkan yoktur. Bundan başka biz yaşadıkça öyle sanıyorum ki, ancak tenden
uzaklaştığımız, mutlak zorunluluk halleri bir yana bırakılırsa onunla
hiçbir ilgimiz olmadığı, dokunması ile bizi kirletmesine müsaade
etmediğimiz ve tanrının kendisi bizi gelip kurtarıncaya kadar kendimizi
arıtmaya çalıştığımız nispetle hakikate yaklaşmış oluruz. Sonra tenin
çılgınlıklarından kurtularak böyle arınmış bir hale gelince, muhtemel ki
bizim gibi arınmış varlıklarla yaşayacağız ve o doğrudan başka bir şey
olmayan saf özü kendimizde tanıyacağız. Gerçekten saf olmayan biri için
saf olan bir şeyi kavramak imkansızdır.
Platon, Phaidon
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder