17 Aralık 2013 Salı

Erdemli insan

Erdem, ahlakça övülen mert, dürüst, güvenilir, fazilet, doğruluk… gibi özellikleri haiz insanlar için kullanılan genel bir addır. Kişinin kendini tanımasına yönelik bu sıfatlar daha da artırılabilir. Bu yüzden olsa gerek ünlü filozof Sokrates, ‘Erdem insanın kendini bilmesi, tanımasıdır’ der.  
 
Bütün dinlerde erdemli insanlar methedilmiştir. Toplum içinde kendinden emin olunan insanların genel özelliği erdemli oluşlarıdır. Erdemli insan yalan söylemez, kimseyi aldatmaz, verdiği sözü yerine getirir, başkasının hakkına tecavüz etmez, insanların arkasından dedikodu yapmaz, bir hakikati öldürmek için yalana sarılmaz, başkalarına şirin gözükmek için inanmadığı değerleri savunmaz, her durumda adil olmaya azami gayret gösterir, kendisi için istediği şeyleri kardeşleri için de ister, hasetle ateşe odun taşımaz, kibirle küçülmez, bozgunculuk yapmaz…

İslam inancında da iyiliğin, yüzlerin doğuya veya batıya çevrilmesi değil hakikatin izini sürmek olduğu belirtilmiştir. ‘İyilik, yüzlerinizi doğu ve batı taraflarına çevirmeniz(den ibaret) değildir. Asıl iyilik, Allah’a, ahiret gününe, meleklere, kitap ve peygamberlere iman edenlerin; mala olan sevgilerine rağmen, onu yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışlara, (ihtiyacından dolayı) isteyene ve (özgürlükleri için) kölelere verenlerin; namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren, antlaşma yaptıklarında sözlerini yerine getirenlerin ve zorda, hastalıkta ve savaşın kızıştığı zamanlarda (direnip) sabredenlerin tutum ve davranışlarıdır. İşte bunlar, doğru olanlardır. İşte bunlar, Allah’a karşı gelmekten sakınanların ta kendileridir.’ Bakara; 177.

Bir hadis-i Şerifte Peygamber Efendimiz (s.a.v) dikkat çekici bir mümin tanımı yapmıştır: ‘Mü’minin başka hiç kimsede bulunmayan ilginç bir hali vardır; O’nun her işi hayırdır. Eğer bir genişliğe (nimete) kavuşursa şükreder ve bu onun için bir hayır olur. Eğer bir darlığa (musibete) uğrarsa sabreder ve bu da onun için bir hayır olur.’ Her durumda derin bir tefekkür hali içinde varlığın mazmununu anlamaya çalışan insan! Gerçek mümin işte budur! Kabullerini ve itirazlarını Hakkın rızasına muvafık yapan insanın derecesini düşünün bir! Her türlü kebairin işlendiği bir vasatta, hal ve hareketlerini Allah’ın rızasına muvafık yapan erdemli insan!  Hadis-i Şerifte belirtilen temel ahlaki ilkeler ışığında hareket eden insana gıpta edilmelidir. Küçük bir menfaat için kardeşine ihanet edenlerin, Kabilce bir bencilliğin, Karunca bir biriktirmenin, Belamca bir ilmin, Firavunca bir yönetmenin içselleştirildiği bir dünyada erdemli insanlara ne kadar ihtiyacımızın olduğu aşikârdır. 

Erdemli insan, vicdanı ile nefsi arasında bir tercihle karşı karşıya kaldığında hiç tereddüt etmeden vicdanının sesini dinler. Örneğin, bir başkasının uğradığı haksızlık karşısında o kimsenin haberi dahi olmadan onu müdafaa eder,  öyle ki müdafaa ettiği kimse kendisine karşı nefsanî tutum içerisinde bulunsa bile! Zira erdemli insan, yaptıklarını vicdanının sesini dinlediği için yapmıştır ve bundan sonra da yapmaya devam edecektir. Kendisini gammazlayarak küçüldüğünün farkında olmayan insanlara karşı duyduğu acıyı, tıpkı Peygamberi gibi Rabbine yönelerek, ‘Rabbim bunlar bilmiyorlar, onları affet’ diyerek dua eder. Erdemli insan, ne goygoycuların alkışlarına tenezzül edip sözü değersizleştirerek bir menfaat umar, ne de bir mevki elde etmek için ucuz yollara tevessül eder. Kabaran nefislere konfeti sunarak gökyüzünü şenlendirdiğini zannedenlerin erdemden nasipleri kesilmiştir. Çok uzaklarda gözü yaşlı bir mazlumun iniltilerini duyacak bir vicdana sahip erdemli insanın, nefislerine esir olan insanların kahkahalarını duyacak ne kulağı ne de vakti vardır! 

Erdemli insan, bütün güç ve kudreti kendi elinde tuttuğu Yüce Yaratıcıya güvendiği için güçlenmiş kimsedir. Dünyanın ciflerinden mutluluk elde etmek için vicdanını kalın bir şal ile örtenlerin yalancı umutlarının beyhude bir heves olduğunun bilincindedir. Bulanık bir bilinçten aydınlık bir tefekkür alanına geçidin olmadığını irfan ehli bilir. Marifet, rızayı Rabbin yakınlığında aramaktır. O’nun yakınlığı Kaf Dağı’nın arkasında saklı padişahların hazinelerinden daha değerlidir. Erdemli insan Yüce Yaratıcının hoşnutluğuna taliptir. Zira O’nun hoşnutluğu padişahların sofralarında değil, mazlumların yaralı yüreklerini kazanmaktadır. 

Vedat Aydın

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder